KABE İMAMI NASSER AL QATAMİ – ALAK SURESİ DİNLE
Bismillahirrahmânirrahîm.
1) Ikra’ bismi rabbikelleziy halak
2) Halekal’insane min ‘alak
3) Ikre’ ve rabbükel’ekrem
4) Elleziy ‘alleme bilkalem
5) Allemel’insane ma lem ya’lem
6) Kella innel’insane leyatğa
7) Erra a hustağna
8) İnne ila rabbikerrü’câ
9) Eraeytelleziy yenha
10) Abden iza salla
11) Eraeyte in kane ‘alelhüda
12) Ev emara bittakva
13) Eraeyte in kezzebe ve tevella
14) Elem ya’lem biennallahe yera
15) Kella lein lem yentehi lenesfe’an binnasıyeh
16) Nasıyetin kezibetin hatıeh
17) Felyed’u nadiyehu.
18) Sened’uzzebaniyete.
19) Kella la tütı’hü vescüd vakterib
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
1) Oku ismiyle o Rabbin’in ki yarattı.
2) İnsanı bir alaktan yarattı.
3) Oku, o keremine nihayet olmayan Rabbindır.
4) Kalem ile öreten de.
5) O insana bilmediği şeyleri öğretti.
6) Sakın okumamak etme, çünkü insan muhakkak tuğyan eder.
7) Kendini müstağni görmekle.
8) Her halde nihayet Rabbinadır dönüş.
9) Baksana o nehyedene.
10) Bir kulu namaz kıldığında.
11) Baksana o hidayet üzere giderse.
12) Yâhud takva ile emrederse fenâ mı?
13) Baksana tekzîb eder, aksine giderse iyi mi?
14) Her halde Allah’ın görüyorduğunu bilmiyor mu?
15) Sakın, Celâlim Hakkı için eğer (akıllanıp) vaz geçmezse muhakkak sürükleyeceğiz elbet biz o alnı.
16) Yalancı, câni bir alnı.
17) O vakit çağırsın o kurultayını, meclisini.
18) Biz, çağıracağız zebanileri.
19) Sakın onu dinleme de secde et ve yaklaş.
Diğer ismi “İkra” olan, Alak Suresi ismini 2. ayette geçen “el-alak” kelimesinden almıştır. Alak kelimesi; yapışkan, asılıp tutunan anlamına gelmektedir. Burada ise, insanın ana rahminin duvarına yapışmış, döllenmiş bir hücreden yaratıldığı anlatılmak istenmiştir.
Alak Suresi iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısmı; “ikra”dan beşinci ayet olan “ ma lem ya’lem” e kadardır. İkinci kısmı ise; “Kella inne’l insane leyatğa”dan, surenin sonuna kadardır.
Hz Muhammed (s.a.v) taabbud etmek [1] amacıyla Hira Mağarası’na çekilirdi. Yine gittiği bir gün Cebrail Aleyhisselam gelerek Hz Muhammed’e (s.a.v) “Oku!” dedi. Peygamber Efendimiz(s.a.v) “Ben okuma yazma bilmem” diye cevap verdi. Cebrail Aleyhisselam, Peygamberiz’i (s.a.v) sıkarak Tekrar “Oku” demiştir. Peygamber Efendimiz(s.a.v) tekrar aynı cevabı vermiştir. Bu olay üç kere tekrarlandıktan sonra Cebrail Aleyhisselam “Bismi Rabbike’llezi halak “ (Yaratan Rabbi’nin adıyla oku.) Demiştir. Bu ayetten sonra “malem ya’lem ‘e kadar okumuştur. Sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v) titreyerek eve gelmiş, Hz Hatice’den üzerini örtmesini istemiştir. Durumu Hz Hatice’ye anlattığında Hz Hatice’nin amcasının oğlu Varaka B. Nevfel’e gitmişlerdir. Hz Musa’ya da gelenin aynı melek olduğunu bilen Varaka, vahiy geldiğini anlamıştır.
İkinci kısmın nazil zamanı ise Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) İslam’ı tebliğ etmeye başlamadan önce Harem-i Şerif’te namaz kıldığı zaman, Ebu Cehil’in ona engel olmaya çalıştığı dönemdedir. Bu zulümler karşısında surenin ikinci kısmı, “Kella inne’l insane leyatğa” ile başlayan kısmı nazil olmuştur. Sure’nin son ayeti olan,19. Ayeti okuyan kişinin secde etmesi sünnettir.
[1] Taabbud etmek: Hz Muhammed’in (s.a.v) Allah ‘ın (Celle Celâlühû) nasıl ibadet edeceğini öğretmeden önce, eda ettiği bir çeşit ibadettir.
Allah razı olsun bilgiler için 😊
Kuranı Kerimin ilk inen ayetleri olmasına rağmen çoğu kimse ezbere bilmez aslında en azından son 30. cüzü ezbere bilmemiz gerekir.
günümüzün en büyük sorunlarından biri okumak aslında. Peygamber efendimiz sav’a hz. cebrail ikra dediğinde ben okuma bilmem dedi bu 3 kez tekrarlandı. Sonunda ne okuyayım diye sorduğunda Yaratan Rabbimin adıyla oku dedi. Bugün günümüzde insanlar çıkar ilişkisi gelecek kaygısıyla okuyor bir şeyler yapıyor. Allah’ın adı ile okuyabilmeyi nasip eylesin bizlere.
okmayı çok sevıyorum çok huzur buluyorun
Aynen ben de, çok rahatlanıyorum 🙂
kuranı kerimi kim dinleyeince rahatlamaz ki. Kelamların en güzeli en muhteşemi o güzel kelamı dillendiren de güzelse sürekli dinleyesi geliyor insanın.
Meal sanki anlaşılmamak üzere Türkçeye çevrilmiş. Elmalılı Hamdi Yazır’ın meali kullanılırsa çok daha anlaşılır olacağı kanaatindeyim.
Volkan Bey, meal Diyanet’in Kur’an Portalı sayfasından alınmıştır ve Elmalılı Hamdi Yazır’a aittir.
Al-i İmran suresi 135 inci ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz, kendisine karşı gelmekten sakınan kulları hakkında şöyle buyurur:”Onlar, bir kötülük yaptıklarında, yada kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlardan dolayı hemen tövbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.
Hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (S.A.S) Tövbe istiğfarın önemini şöyle bildirmektedir.”Kul, bir hata işlediğinde kalbinde siyah bir nokta belirir. Şayet o, günahı terk eder, bağışlanma diler, tövbe edip Allah’a dönerse kalbi cilalanır. Eğer bunları yapmaz, günah ve hataya devam ederse siyah nokta büyür ve neticede bütün kalbini kaplar…(Tirmizi,Tefsiru’l-Kur’an,83)
Rabbimizin bizlerden istediği daima iyiye, güzele, hayra yönelmektir. Kendisi ve Resulü’nün emir ve yasakları doğrultusunda bir hayat sürmektir. Böylece dünya ve ahret saadetine erişmektir. Ne var ki, hepimiz insanız. Her an günaha sürüklenme riskiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla Rabbimizin bize lütfu olan tövbe ve istiğfara hepimiz muhtacız.
Tövbe ve istiğfar, insanın Rabbinden bağışlanma dilemesidir. Acziyetini (güçsüz olduğunu) dile getirmesidir. Tövbe ve istiğfar, insan olmamız hasebiyle elimizden, dilimizden, gözümüzden velhasıl bütün bedenimizden sadır olan günahlardan temizlenme vesilesidir.
Tövbe ve istiğfar, adeta hayata yeniden başlamamız için Rabbimizin bizlere bir ikramı ve açtığı rahmet kapısıdır.(İbni Mace Zühd,30)
O Rabbimiz ki, Tevvâb’tır; tövbeleri çokça kabul eder. Afüvv’dür; engin rahmetine sığınanları affeder. Gafûr’dur; dileyeni ve dilediğini bağışlar. O, kendisine yönelen zihinleri, elleri, yüzleri boş çevirmez. Gönülden kendisine teslim olanı asla mahcup etmez. Engin rahmet ve merhametinden ona lütufta bulunur. Yeter ki insan samimiyetle O’na yönelsin; en içten yakarışlarla, taat ve ibadetle, en güzel zikirlerle O’nu yüceltsin.
Yüce Rabbimiz, Kerim Kitabımızda daha ilk insanın dilinden tövbe ve istiğfarı bize öğretirken aynı zamanda bunun önemine işaret eder. Şöyle ki: Âdem (a.s) ve eşi Havva validemiz, bir hata işlediler. Ardından hemen Allah’a tövbe ettiler. “Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” diyerek bağışlanma dilediler. Allah da onların bu tövbesini kabul etti.(Bakara 2/35-38; A’raf,7/19-23)
İnsanlığın bu ilk imtihanındaki aktörlerden biri olan İblis ise kibirlenerek Allah’ın emrine itaatten yüz çevirdi. Hatasını kabullenme yerine meşrulaştırma gayreti içerisine girdi ve Allah’ın rahmetinden kovuldu. İşte bu iki örnekle Rabbimiz, insanlık âlemine aslında şu mesajı verdi: Hatalar, günahlar, tövbe edilmesi durumunda insanı Âdem yapar. Hata ve günahlarda ısrar ise insanı Allah’ın rahmetinden uzaklaştırır.
Tövbe kapısı ardına kadar açıktır. Ecelimiz gelene kadar da açık kalacaktır.(Nisa 4/17-18)
Öyleyse bize düşen, her daim bu kapının eşiğinden içeride durmaktır. Allah’ın rahmet deryasından yudumlamanın yollarını aramaktır. Her daim samimiyetle, pişmanlıkla, kararlılıkla O’nun merhamet ve keremine sığınmaktır. Gündelik hayatımızın problemleri içinde bitap düşen gönüllerimizi, türlü düşüncelere mahkum zihinlerimizi, türlü kelamlarla israf ettiğimiz dillerimizi zikirle, tövbe ve istiğfarla diri tutup arındırmaktır.
Efendimiz (s.a.s)’in bize öğrettiği şu tövbe ve istiğfar ifadelerini dilimizden hiç düşürmeyelim:
“Allah’ım, sensin benim Rabbim, senden başka ilâh yok. Beni yarattın ben de senin kulunum. Ben gücüm yettiğince sana verdiğim sözün ve senin vaadin üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Üzerimdeki nimetini itiraf ediyorum. Ve günahımı da itiraf ediyorum. Beni bağışla.Çünkü günahları senden başka affedecek hiç kimse yoktur.” (Tirmizi,Deavat,15)
Allahım senden başka illah yoktur günahlarımdan sana sığınırım bizi affet bizi zalimlerden koru seytanın şerrinden koru budünyadada öteki dünyada da iylikler nasib eyle amin
Benim bu konuda nasil bir yol izlemem lazim
TÖVBE VE İSTİĞFARA DEVAM EDEREK
İmanı kuvetli birinin yanından ayrılma onunla sürekli sohbet etmek çok faydalı olacak.arkadaşını iyi seç.
Benim bu yola donmem lazim bana yardimci olurmusunuz
Sayın Ali Kaplan yukarıdaki yorumu size cevap olarak yazmıştım.okursanız faydalanacağınızı değerlendiriyorum.
Okumak gerçekten çok önemli bir kelimedir. İnsan okudukça anlar bazı şeyleri, okudukça öğrenir. Mesela Kuran-ı kerim bizim ahlak ve davranışımızı kontrol altına almamızı ve ahlaklı davranmamızı emretmiştir Allah bu yüzden bizlere Kuran-ı kerimi göndermiştir okuyup öğrendiklerimizi uygulamak. Yani ”oku” kelimesini allah bize okuyup, anlamak ve uygulamak için göndermiştir…
Kuran-ı Kerim okumak harika bir meşguliyettir.
Fakat yine de uzun ve yorucu bir günün ardından, televizyon kumandasına uzanmak daha kolay gelebiliyor. Sakın vazgeçmeyin! Çünkü Kuran-ı sevmenin, birçok avantajı var.
Hiçbir zaman canınız sıkılmaz.
Diğer herkes muhtemelen sıkıcı bir hayat yaşarken aile içinde günlük 1 saat kuran ile uğraşmak insanlara mutluluk getirir.
Elinizdeki zenginlikle, sayısız sohbet açabilirsiniz.
En iyi sohbet ayeti kerimeler ve hadisi şeriflerle yapılan sohbettir.
SİZİN EN HAYIRLINIZ KURAN-I KERİMİ ÖĞRENEN VE ÖĞRETENDİR.
rabbim o meşguliyetimizi daim etsin.devamlılık ve kuranı kerimi yaşama idraki versin amin
Ben biraz uzagim benim ne yapmam lazim kurani daha once okuyup yarida biraktim ve dunyanin mesagatine daldim ve gerceklerden uzak kaldim ve kendimi veremiyorum ne yapmam lazim