Türkçeye en doğru şekliyle, “esirgeyen ve bağışlayan” ifadeleriyle çevirebileceğimiz “er-Rahmân” ism-i şerifi, besmele-i şerîfede yer alması hasebiyle, hemen hepimizin bildiği, adeta Türkçeleşmiş gibidir. “Merhamet” köküne dayanan bu isim sonsuz rahmeti içerdiğinden, herhangi bir dile tam olarak çevrilebilmesi mümkün olmamakta ve Allah Teâlâ’dan başka bir varlık için kullanımı da caiz görülmemektedir. Dolayısıyla bu ism-i şerîf, Allah Teâlâ’ya has yani ism-i hâs olarak tanımlanmaktadır. Bu özelliğiyle “er-Rahmân” ism-i şerîfinin, ikil ya da çoğul bir türetimi de söz konusu olamaz. Kur’ân-ı Kerîm’de muhtelif sûrelerde 57 kez tekrar edilmiştir.
Açıklamaya çalıştığımız ism-i şerîfin kapsadığı rahmet; yoktan var etmekten, insana hayat hakkı tanımaktan, rızık vermeye, yaşamının devamı noktasında hayatını idamesine müsaade etme, devletlerin ve toplumların barış içerisinde ya da zaman zaman çatışmalarla bile olsa, idarî hayatlarını sürdürme gibi bütün yönleri içine alır.
“er-Rahmân” ism-i şerifi, genel manası itibarıyla kâfirleri de kapsar. Onlara hayat hakkı verilmesinden dünya nimetlerinden yararlanmalarına varıncaya kadar her türlü istifadeleriyle onlar bile bu ism-i şeriften yansıyan sonsuz acıma hissinin gölgesi altındadırlar.
İnsanlardan sadır olan; cömertlik, iyilik, güzellik ve yardımlaşma gibi merhamet temeline dayanan bütün özellikler, Allah Teâlâ’nın “er-Rahmân” ism-i şerîfinin birer tecellisidir. Bu bereketin karşısında, bu hakikatlerin bilincinde olan bir insana düşen, bu rahmete boyun eğmek ve onların şükrünü eda etmeye çalışmaktır.
Peygamber Efendimiz (S.A.V): “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” buyurmuş, Allah Teâlâ’nın merhametine nail olmanın yolunun yaratılmışlara merhametli yaklaşmaktan geçtiğini beyan etmiştir. Eğer bir kimse bu ism-i şerîfi duyduğunda ya da zikrettiğinde kalbine bir yumuşama hissi gelmiyorsa, onun iyi bir manevî tedaviye ihtiyacı olduğunu söylemek kaçınılmazdır.
“er-Rahmân” ism-i şerifine günde yüz defa olmak üzere devam eden kimse, belâ ve sıkıntılardan emin olur. Bu ism-i şerîfin zikrine mütemadiyen devam edenin kalbinde yumuşaklık, gönlünde genişlik hâsıl olur. Kendisine kötülük yapmak isteyen bir zalim söz konusu olduğunda, bu zikrin esrarıyla o zalimin şerrinden emin olur. Hacetleri olanlar bu ism-i şerîfe devam ettikçe hacetlerine kavuşurlar. Hastalıkları bulunanlar, şifâ bulurlar. Bu zikrin devamı insanı, manevî ve maddî zenginliklere kavuşturur. Bu zikri Cuma namazını müteakip yüz kere yapan kimseler gaflet, unutkanlık ve anlayış problemlerinden kurtulurlar.
Not: Yazı başındaki arkaplan görseli “Helen Abbas”a aittir. İsmi belirtilmeden kullanılması yasaktır.
Allah bize merhamet etsin. hepimiz buna muhtacız. Ancak bizler de günlük yaşantımızda diğer insanlara eşimize dostumuza arkadaşlarımıza hatta sokakta tanımadığımız insanlara merhametli davranmazsak, yardıma muhtaçlara yardım etmezsek nasıl Allah’tan merhamet ve yardım bekleyebiliriz değil mi sevgili arkadaşlar?